Uzmanlar, Dağlık Karabağ’da yaşadığı mağlubiyetin ardından diz çöken işgalci Ermenistan’ın sponsoru Fransa’nın Türkiye karşısında naçar kaldığını yazdı.
Fransa Senatosu’nun aldığı skandal Karabağ karar sonrası Azerbaycan’ın anekdota verdiği Fransa, geri adım attı. Fransız Dışişleri Bakanlığı, Senato tarafından alınan kararın aksine, ülkenin Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımadığını açıklamıştı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Agnes von der Mühll, “Güya ‘Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni’ tanımıyoruz” ifadesini kullanmıştı. Agnes von der Mühll, yaptığı yazılı açıklamada, Senato’da evvelki gün kabul edilen kararda, hükümete Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni tanıma çağrısı yapıldığını anımsatmıştı.
Fransa’nın “güya ‘Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni tanımadığını” belirten Agnes von der Mühll, Fransa’nın AGİT Minsk Grubu Eş Başkanı olarak mesullüğünün, Dağlık Karabağ meselesinin görüşme yoluyla çözülmesi için çalışma olduğunu kaydoldu.
Mühll, bugün önceliğin Dağlık Karabağ’da yerlerinden edilenlerin konutlarına geri dönebilmesi olması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Ticaretten Mesul Devlet Bakanı Jean-Baptiste Lemoyne’nin bugüne kadar hiçbir ülkenin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni tanımadığını belirttiğini ifade eden Agnes von der Mühll, ülkesinin Güney Kafkasya’daki vaziyeti karara kavuşturmak için çalışmalarını sürdüreceğini dile getirdi.
Macron, Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ’la alakalı imza atılan mütarekeden bu yana, bölge üzerinde Moskova ve Ankara karşısındaki tesirini sürdürmek ve Fransa’daki eforlu Ermeni lobisinin Paris’ten arzlarına cevap vermek gibi meseleler karşısında ‘sıkışmış bir gidişatta.’
Fransa, 1994 senesinden bu yana Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya ile beraber AGİT Minsk Grubu’nun ara bulucu abonelerinden biri.
AFP’nin aktardığına göre Macron, Dağlık Karabağ’daki mevcut gidişata politik bir çözüm arayışında olan AGİT-Minsk grubunun yine eforlu bir biçimde yerini alması gerektiğine inanıyor.
Dağlık Karabağ sorunu, Sovyetler Birliği’nin parçalamasının ardından işgal altında bulunan bölgedeki Ermeni eforların, Azerbaycan topraklarının hakimiyetini alıp kendi idaresini duyuru etmesiyle patlak vermişti.
Paris, her ne kadar misyonunun ayrıntıları bilinmezliğini gözetse de, mütarekenin ardından Türkiye’nin Rusya ile beraber sulhu koruma işlemleriyle ilişkilendirilmesinden rahatsız.
Ancak pek çok gözlemciye göre, Soğuk Savaş sonrası yarıyılın viranesi olan Minsk grubu, Amerika Birleşik Devletlerinin geri çekilmesi ve Rusya’nın ve bölgesel eforların Türkiye beynelmilel sahneye geri dönüşüyle mevcut vaziyetin jeopolitik hakikatlerine artık cevap vermiyor.
Paris merkezli Beynelmilel ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü IRIS uzmanlarından Didier Billion, “İstesek de istemesek de Minsk Grubu, yapılandırıldığı biçimiyle artık can verdi. Vladimir Putin ustaca oynadı ve Türkler de Karabağ’da hanesine puan yazdırdı.” diyor.
Ayrıca Billion, “Her ne kadar arabuluculuk statüsü tarafsızlığı dayatsa da Fransa, ‘Ermenistan davasını üstlendiği’ için kendini oyunun dışında buldu.” ifadelerini kullanıyor.
Eskiki bir açıklamasında, “Çatışmada hiç kimse tamamen tarafsız değil.” diyen Cumhurbaşkanı Macron, Rusya’nın bölgeyi her şeyden evvel yakın komşusu olarak gördüğünü, Türkiye’nin ise “müzakereci gayeler” peşinde olduğunu öne sürmüştü.
Gözünü Amerika Birleşik Devletlerinin seçilmiş Başkanı Joe Biden’a diken Macron, “Bugün Amerika Birleşik Devletleri bizimle tekerrür ilişki kurmalı.” diyor.
Ancak bazı gözlemcilere göre Fransa, Ermenistan’a yakınlığı ve Türkiye ile negatif, kasırgalı ilişkileri sebebiyle Minsk Grubu eş başkanlığından bırakmalı.
Carnegie Europe adlı düşünce kuruluşundan uzman Thomas de Waal, “Ermenistan ve Azerbaycan’la daha balanslı ilişkilere sahip olan Almanya ve İsveç gibi ülkeler büyük ihtimalle Fransa’ya kıyasla daha aşırısını yapabilirler.” laflarıyla denge siyasetinin ehemmiyetinin altını çiziyor.
Bu arada Frana Senatosunun ‘Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin tanınmasını öngören nasihat kalitesindeki bir kararı kabul etmesinin ardından Azerbaycan Meclisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na AGİT, Fransa’yı AGİT-Minsk grubundan çıkarması çağrısında bulundu.
Dağlık Karabağ’ın beynelmilel hukuka göre Azerbaycan toprağı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Macron, “Dağlık Karabağ Cumhuriyetini tanıdığımız gün, Azerbaycan ile olan diplomatik ilişkilerimiz kesilir, mütareke ya da sulh görüşmeleri üzerindeki tesirimizi yitiririz.” ifadelerini kullandı.
Dağlık Karabağ’daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan’ın mütareke ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler BM ve beynelmilel cemiyet tarafından Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan’ın topraklarının takribî yüzde 20’sine denk gelen Dağlık Karabağ ve etrafındaki bazı bölgeler, 1990’ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyordu. Bölgede 1991 senesinde ‘Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ duyuru edildi. Ancak burayı beynelmilel alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımadı.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı içeren Dağlık Karabağ Yukarıya Karabağ, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük mesele olarak senelerdir çözüm bekliyordu. ‘Dağlık Karabağ’ bölgesinin kelime orijini birkaç değişik dilin karışımından oluşuyor. Adının içinde bulunan birkaç dil dahi, bölgenin tarih süresince değişik kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlı başına gösterir kalitede.
İngilizcesi Nagorny ya da Nagorno Karabakh. ‘Nagorny’ sözcüğü Rusçada ‘dağlık’ нагорный, anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe’deki gibi ‘dağlık’ anlamına gelen ‘dağlıq’ ya da ‘yukarıya’ anlamına gelen ‘yuxarı’ sözcükleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, ‘siyah bahçe’ demek.
10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği halkoylamasında Ermeniler, Azerbaycan’dan ufalamak için rey kullandı. Halkoylamasının ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı duyuru edildi, ancak bu teşebbüs beynelmilel cemiyette karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık bülteniyle gitgide yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün hakimiyetini ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi rayon de işgal ettiler. Böylece Dağlık Karabağ ile Azerbaycan’ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ meseleyi akademik etraflarda senelerdir ‘donmuş çatışma’ olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm görüşmelerine karşın hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan hududunda, karşılıklı mütareke ihlalleri sık sık yinelendi.
Yarım milyon sığınmacı Azerbaycan ve Ermenistan’a sığındı, takribî bir milyon insan güçle yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan evvel varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve yıkıntıya döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’namdan aşırısı hali hazırda işgal altında.