ABD ve Hollanda merkezli üniversitelerin yürüttüğü araştırmalar, Ortadoğu ülkelerinde sekülerleşme eğiliminin giderek arttığını ortaya koydu…
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Üniversitelerin milletlerarası kamuoyu araştırmalarında, Ortadoğu ülkeleri ve İslam dininin başat olduğu diğer yerleşimlerde dinden uzaklaşanların sayısının, ayrıca din ve devletin birbirinden ayrılmasını isteyenlerin oranının artışta olduğunu gösterdi.
Deutsche Welle’den Jennifer Holleis’in haberine tarafından, dini referanslara karşısında sekülerleşmenin arttığını bildiren bu araştırmalardan biri ABD’li Princeton ve Michigan üniversitelerinin ortak araştırma ağı olan Arap Barometresi isimli alıştırma. Laf konusu kamuoyu araştırması dahilinde Lübnan’da 25 bin kişiye dini eğilimleri soruldu. Elde edilen sonuçta ise geçen 10 sene içinde kendini dindar olarak tanımlayan şahısların oranının yüzde 43’e gerilediği saptandı.
TOPLUM DEĞİŞİYOR
Hollanda merkezli Utrecht Üniversitesi’nin İranlılarla yaptığı araştırmada da aynı bulgulara ulaşıldı. Üniversiteye ast İran’daki Davranışları Tahlil ve Ölçme Grubu’nun (GAMAAN) 40 bin kişiye ulaşarak yaptığı araştırmaya tarafından, kendisine soru yöneltilenlerden yüzde 47’si kendini dindar olarak tanımlamadı. Hem, yüzde 9’u ateist, yüzde 6’sı agnostik, yüzde 8’i Zerdüşt olarak kendini tanımlarken yüzde 7’si spiritüel akımlara inandığını söyledi. Araştırmayı hazırlayan uzmanlardan Utrecht Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Pooyan Tamimi Arab, “İran toplumu büyük değişimler geçirdi. Okuryazarlık oranı şahane şekilde arttı, şehirleşmede büyük ilerlemeler kaydedildi, hesaplı gelişmelerin geleneksel aile yapılarına etkisi oldu, hem dijital altyapı da Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslanabilir durumda. öte taraftan doğum oranları da geriledi” şeklinde sonuçları yorumladı.
LİDERLER YARIŞIYOR
Singapur’da Nanyang Teknoloji Üniversitesi’nde bağlı Milletlerarası Incelemeler Okulu’nda ders veren Ortadoğu uzmanı ve gazeteci James Dorsey ise “İnançtan sözünden dönme eğilimi, İran ve bölgedeki rakipleri Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) çabalarına ters düşüyor. Bu ülkeler, Müslüman dünyasının lideri ve dini yumuşak bir zor olmak için yarışıyor” analizine yer verdi. Hükümetlerin bu çağrılara ayrı şekillerde cevap verdiğini de bildiren Dorsey, buna BAE ve Suudi Arabistan’dan örnek gösterdi. Dorsey, BAE’de içki tüketimi yasağı ve partnerlerin birlikte yaşamaları için evli olmaları şartının kaldırıldığına, Suudi Arabistan’da da “terörizm” biçimi olarak görülen ateizme bakışın değiştiğini kaydetti.
***
Türkiye’de de sonuçlar benzer
Türkiye’de de dini referansları terk edenlerin oranında önemli bir büyüme olduğunu belirten bulgular açıklandı. Kadir Has Üniversitesi’nin geçen ay yayımladığı “Türkiye Eğilimleri” isimli araştırmasına tarafından, 2017 yılında yüzde 47 kendisini dindar/siyasal İslamcı/muhafazakâr olarak tanımlarken bu oran 2020 ’de yüzde 34,6 ile 2015 ’cilt beri en düşük seviyeye geriledi. 26 il kent merkezlerinde yaşayan 18 yaş üzeri bin kişiyle yapılan araştırma dahilinde kendisini ‘Kemalist ’ ve ‘sosyalist/komünist ’ olarak tanımlayanların oranı ise geçmiş yıllara tarafından dikkat çeken bir yükseliş kaydetti. Kendisini ‘Kemalist ’ olarak tanımlayanlar 2019 ’da yüzde 15,7 olurken bu oran 2020 ’de yüzde 25,4 ’e çıktı. Siyasi görüşünü ‘sosyalist/komünist ’ olarak tanımlayanların oranı da 2019 ’da yüzde 4,9 ’dan 2020 ’de yüzde 7,3 ’e çıkarak son beş yılın en yüksek seviyesini fark etti.