AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof…
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş’un Gaziantep ziyaretinde çekilen bir resim karesini muhalefet diline doladı. Kurtulmuş’un Gaziantep Üniversitesi rektörünün koltuğunda oturması ve rektör Arif Özaydın’ın ayakta durması polemik konusu oldu.
Kurtulmuş, internet medyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, Gaziantep Üniversitesi ziyaretinde rektörlük makamına oturduğu resim konusunda bir soruya, şu karşılığı verdi:
“Gaziantep’teki 10-15 dakikayı geçmeyen ziyaretimizden nasıl böyle bir netice çıkardılar, bunu manâak olası değil. Benim bir siyasi kimliğim var, üstelik öğretim üyesi kimliğim var. Ben 2014 yılında Başbakan Yardımcısı olana kadar üniversitede ders vermeye devam ettim. Medyada -bir her birine de Nevzat Bey’dir- bürokrasinin, üniversitenin içerisinde çok sayıda öğrencim vardır. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Sayın Arif Özaydın’a yapmış olduğum ziyaret, siyasi bir ziyaret değildir, tüm konuşmalar ortadadır. 20’ye yakın basın mensubu orayı izlemiştir ve bir kelime siyasetten bahsedilmemiştir. Kaldı ancak Arif Özaydın, benim İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesindeki doktora öğrencilerimden birisidir. Ben o odaya gidip Arif Özaydın’ı ziyaret etmekten büyük bir keyif aldım, Arif Bey de hocasını makamında karşılayan bir öğrenci olarak konuşmalarına başlarken hislendi, duygulandı, gözleri yaşardı.”
Ziyaret öğretmen-talebe ilişkisi içerisinde” yapıldı
Ziyaretin “öğretmen-talebe ilişkisi içerisinde” yapıldığını bildiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Her şeyi politik malzeme olarak bakmak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalır, buradan bir şey çıkmaz. Bu, fiilen insani durumu da politize etmeye çalışan bir şeydir. Orada ben kısa bir vakit bulundum, konuşmalarım da ortadadır. Üniversitelerin asla politize edilmemesini, üniversitelerin bilim, araştırma, geliştirme yuvaları olduğunu, Gaziantep Üniversitesinin de bu özelliklerini güçlendirerek Gaziantep şehriyle bütünleşik bir şekilde çalışmaları gerektiğini anlattım. Orada bir hoca olarak bulundum. Yalnızca politik kimliğim yok, hoca olarak da bulundum. Bir öğrencimin öyle bir makama gelmiş olmasından duyduğum memnuniyetle o odaya gittim, Sayın Rektör Hocamız da hocasını karşılamış olmanın verdiği sevinçle, duyguyla bize yerini gösterdi. Orada kimse el pençe divan durmuyor karşımızda.
Ben bırakın politik ilişkiler üzerinden bir hiyerarşi oluşturmayı, arkadaşlar da bilirler hocayken bile öğrencilerimle aramda en ufak bir mesafe koymamayı başarmış birisiyim. Buradan böyle bir politik mesele, ağız dalaşı çıkarmak, iktidarı vurmak için ‘Aman ne hoş elimize bir fırsat geçti’ zannedenlere suçlama ederim. Bu, fevkalade fena niyetli bir yorumdur, ufak bir ziyareti politize etme gayretidir. Meselenin aslı öğretmen-talebe ilişkisi içerisinde yapılan bir ziyarettir ve burada katiyen, bir kelime zeka politika konuşulmamıştır, bütün kayıtları ortadadır. Kaldı ama biz, kusura bakmasınlar üniversitelere nasıl siyaset sokulduğunu gayet iyi biliriz ve onlardan fazla çekmiş olan bir neslin temsilcileriyiz. Dolayısıyla samimi bir arkadaşlık ziyaretidir, hocanın talebesini ziyaretidir, talebesinin de o sevinçle hocasını karşılaması. Nihayetinde ev sahibi bize nereye otur derse oraya oturacağız. Konuk, konut sahibinin gösterdiği yere oturur. Bu, bir makamı işgal değildir. İşleri güçleri, zihinleri tersine çalışanların bu konuyu bitmiş düşünmeleri ve yaptıkları nezaketsiz tavırlardan nedeniyle da mahcup olmalarını dilerim.”