HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Yeter bundan böyle, çatışma, kan, vefat, gözyaşı olmasın…
Meclis’te basın açıklaması yapan Ömer Faruk Gergerlioğu, HDP’nin barıştan ve hayattan yana olduğunu belirterek silahların bırakılması çağrısı yaptı. Gergerlioğlu, “Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Yeter bundan böyle diyorum. Yeter artık bu kan, vefat, gözyaşı, çatışma yeter bundan böyle diyorum! Cümbür Cemaat silahları bıraksın diyorum! Yeter bundan böyle! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Ölüm olmasın! Gözyaşı olmasın!” ifadelerini kullandı.
Gara operasyonu paylaşımları gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında soruşturma başlattığı, ‘Görünmezler’ isimli sosyal ağ hesabının tehdit ettiği Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gara operasyonunun başarısız olduğunu herkesin kabul etmesi gerektiğini belirten Gergerlioğlu; “Biz hayattan yanayız! Biz barıştan yanayız ve en riskli zamanda da olsa doğru bildiğimizi söyleriz, gördüğümüzü söyleriz, bunun için taşlansak da söyleriz!” diye konuştu.
HDP’li Vekil Gergerlioğlu’nun açıklaması şöyle:
Biliyorsunuz bu hafta fazla kayda değer gelişmeler oldu. Gare Operasyonu sonrası, operasyonun başarısız olduğu gerçeği ortaya çıkmasın diye iktidarın kayda değer gayretleri oldu! Gare Operasyonu ’nu duyduğum vakit Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ’ın açıklamasını duyduğum zaman fakat birincil yorumlama sivil kayıplar olduğu yönündeydi. Konuyu yakından peşine düşüp takip eden birisi olarak ölenlerin sivil olmadığını, kaçırılan asker ve polisler olduğunu anladım ve bu konuda sosyal medyada paylaşımlar yaptım.
Üzüntümü paylaştım, “Keşke ölmeselerdi dedim. “Hayatın, barışın yolu açılsaydı keşke” dedim ve günah keçisi bildiri edildim benzeri bu insanların ölümüne yol açan bizmişiz gibi üzerimize yalanlar, hakaretler, tehditler, kabahat duyuruları, soruşturmalar geldiler! Neden? Neden geliyorlar? Hatalı bir şey mi söyledik? Hayır! Herkesin bir iki gün daha sonra kabul ettiği bir şeyi söyledim! Besbelli bir başarısızlık var, bu halk müziği ölmeyebilirdi, bu ırk kurtulabilirdi bunu söyledim. Neresi yanlış bunun? Niye benim üzerime geliyorsunuz?
Bakın konuyu takip eden bir insanım ben. Bu kaçırılan askerlerin yakınları bana daha öncesinde başvurmuştu! Bu kişiler bizden bu konuya bir çözüm bulun diye başvurmuşlardı, elimizden geleni yapmıştık. Burada önceki basın toplantılarımda çağrılar yapmıştım. “Kaçırılan asker ve polisler için bir şey yapmalıyız, bu insanların hayatını kurtarmalıyız” diye çağrılar yapmıştım, elimden gelen her türlü çabayı göstermiştim ama olmadı!
Bakın söylediklerim burada! Diğer milletvekillerinin verdiği önergeler de var ve daha sonra bu insanların yakınlarının ifadeleri var! Kaçırılan insanların mektupları var burada. “Biz kaçırıldık, bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Niye bizi kimse kurtarmak istemiyor?” diye sitemleri var! Semih Özbey ’in, Müslüm Altıntaş ’ın sitemleri var! Hepsinin mektupları burada ve biz bu mektupları biliyoruz, bu insanların yakınlarının söylediklerini biliyoruz!
Bakın Astsubay Semih Özbey ’in babası Gürsel Özbey: “Bu süreçte Meclis ’e giderek tüm parti temsilcileri ile görüştüm ve kendilerini bizim yerimize koymalarını istedik. Biz bundan böyle savaşmayın dedik. Ölümler olmasın, analar ağlamasın istedik” dedi, senelerdir bunu dedi. 6 yıldır bunu dedi, bu millet mektuplar yazdı ama iktidarın umurunda olmadı bu konu! Kimse ilgilenmedi. Soru önergelerine yanıt verilmedi. Bakın burada soru önergeleri var CHP Milletvekili Murat Bakan ’ın, bizim partiden arkadaşlarımızın soru önergeleri var, basın toplantılarında burada andık, sürekli çağrılar yaptık, İnsan Hakları Derneği çırpındı, 6 yıldır iktidar hiçbir şey yapmadı, aileler bekledi ve sonuçta bu insanların cenazeleri geldi!
Başarısız bir işlem olduğunu cümbür cemaat kabul etsin! Biz hayattan yanayız! Biz barıştan yanayız ve en riskli zamanda da olsa içten bildiğimizi söyleriz, gördüğümüzü söyleriz, bunun için taşlansak da söyleriz! Ben insan hakları savunucusuyum, insan haklarını söylerim, hayatı söylerim, barışı söylerim, çatışmanın aksine uzlaşma ile meselelerin halledilmesi gerektiğini söylerim! Biz bunu ilk olarak söyledik, bize denmeyen kalmadı! 1-2 gün sonra her şey ayan beyan ortaya çıktı! Bakanlar geldiler Meclis ’e data verdiler gerçekte istifalarını vermeleri gerekiyordu! Başarısız bir operasyon var, bunu cümbür cemaat kabul etsin! İstediği kadar üstteki düzey yetkililer bağırsınlar, çağırsınlar sonuçta ortaya meydana çıkan 6 yıldır kaçırılmış insanların cenazelerinin buraya gelmesidir! Ben bu konuda öncesinde de bana başvuranlar ile konuştum, acilen de konuştum. Bunları da hemen kamuoyuna izah etmek isterim.
Bakın bana başvuran bir ailenin yakını ile dün konuştum, bana ne diyor biliyor musunuz? “Biz iktidarı ile ilgilenmeyen muhalefeti ile oysa bir kısmı ilgilendi” diyorlar ama ilgilenmeyen kısmıyla “Kimseye hakkımızı helal etmiyoruz!” açık, net açıklama!
Daha evvelden gidip alıkonulan insanları getiren Fetullah Erbaş ile önceki gün konuştum. 74 yaşında Fetullah Erbaş bana dedi ama: “Biz ailelerin bize başvurusu üstüne çok duygulandık, üzüldük. O ailelerin biçare halini gördük ve ben İnsan Hakları Derneği ’ni, Mazlum-Der ’e var mısınız gidelim bu insanları oradan alalım” dedim. “Varız” dediler, gittik aldık!
Fetullah bey herhangi bir pazarlık yaptınız mı? Bir şey alma verme durumu oldu mu siyasi olarak? “Hayır. Muhakkak olmadı” dedi. “Biz gittik İnsan Hakları Derneği ve Mazlum-Der ile beraber bu insanları aldık, geldik ve hayatımın en mutlu anıydı bu! hemen bu meselenin böyle sonuçlanmasından nedeniyle fazla üzgünüm” diyor, Fetullah Erbaş ve Akın Birdal. İkisi ile de konuştum! Bu mesele böyle çözülmeyebilirdi arkadaşlar. Bakın şu esas kadar 355 kişi kurtarılmış, ilk defa kaçırılanlar öldü! Bunu sorgulama hakkımız yok mu bizim? Ben bu ülkenin milletvekiliyim, ben bu konuları peşine düşüp takip eden insanım. Ben bu konuları sorgularım, kim ne derse desin, kimse bizi de susturamaz! O Kadar soruşturmalar, baskılar, hakaretler, tehditler kimse bizi susturamaz Allah ’ın izni ile! Biz hayatın yanındayız! Barışın yanındayız!
Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Yeter artık diyorum. Yeter bundan böyle bu kan, ölüm, gözyaşı, çatışma yeter artık diyorum! Cümbür Cemaat silahları bıraksın diyorum! Yeter bundan böyle! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Vefat olmasın! Gözyaşı olmasın! Rahmetli Tahir Elçi gibi: Biz diyoruz ama artık bu topraklarda; kan, vefat, gözyaşı olmasın” diyoruz. Tüm insan hakları savunucuları bunu der, bunu dedim, sonuna kadar da biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Bütün insan hakları savunucuları olarak da devam edeceğiz! Muhakkak barışın sağlanması lüzumlu! Herkesin elini vicdanına koyarak durması, düşünmesi, silahtan uzaklaşması ve barış için bir adım atması lazım! Gelin diyorum, barış için bir adım atalım! Bu yolun sonu karanlıktır! Partimizi kapatarak bir yere varamazsınız! Silahlar ile kimse bir yere varamaz! Gelin silahsız bir ortamda cümbür cemaat silahını bıraksın, otursun, konuşalım, tartışalım herkesedir çağrımız!
Mesele bundan böyle bu acıların yaşanmamasıdır. Mesele kan, vefat, gözyaşı üzerinden siyaset yapmama meselesidir. Ne olacak acilen? Bakın ben yakınını kaybeden insan ile konuştuğum süre şu an ismini veremiyorum fakat izni olursa veririm, bana ne dedi biliyor musunuz? Tüm Türkiye kamuoyu bunu iyi dinlesin. “Herkes acilen timsah gözyaşları döküyor! Hiç kimse gelip bizimle konuşmasın. Bana geliyorlar basın mensupları konuşmak istiyor. “Hayır” diyorum, siyasetçiler konuşmak istiyor “Hayır” diyorum. 3 gün sonradan biz acımız ile kalakalacağız, hiç kimse bizi hatırlamayacak, cümbür cemaat unutacak! Ateş bizim ocağımıza düştü” diyor. Hileli mı arkadaşlar sorarım size? Eşi, kardeşi, çocuğu ölmüş millet bunlar. Ateş bu ocaklara düşmüş ve yarın, öbür gün bu toplum bunu unutacak. O halk müziği acıları ile kalacak. Daha bir diğer gün, başka ahali ölecek ve yine unutulacaklar, yine bir sürü devlet törenleri yapılacak. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” denilecek. “Bu partiyi Meclis ’e almayın, kapatın” diye naralar atılacak, ya 40 yıldır bu naraları atıyorsunuz! Kim nereye ulaştı? Hadi bakalım HDP ’yi de kapatın, kovalayın, beni de diyelim vekilliğimi düşürün, kovalayın Meclis ’cilt ne geçecek elinize? Hakkın, hakikatin söylenmesinin engellenmesinden ne geçecek elinize sorarım size? Hakkımızda aralıksız soruşturmalar açıyorlar, fezlekeler geliyor. Bunlar ile nereye varacaksınız siz? Doğruyu söylediğim için mi bu yapılan?